Yaşadıkları krizlerle sık sık gündeme gelen Ukrayna-Rusya arasındaki gerilim, geçtiğimiz günlerde savaş boyutuna taşındı. Peki, Rusya saldırılarının meşru-hukuki zeminini oluşturduğu iddia edilen hususlar neler?

“Rusya’nın saldırıları uluslararası hukuka aykırıdır”

Birleşmiş Milletler Antlaşması madde 2\4: “Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler’in amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.”

Birleşmiş Milletler, bir başka devletin toprak bütünlüğüne-siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanılması durumundan üyelerin kaçınması gerektiğini ifade etmesine rağmen Rusya, Ukrayna’da varlığını sürdüren yönetimin antidemokratik olduğu gerekçesiyle müdahalede bulunduklarını ileri sürdü. Yalnızca bu maddeye ve Rusya’nın adımlarına bakıldığında yapılabilecek değerlendirme, Rusya’nın saldırılarının uluslararası hukuka alenen aykırı olduğudur. Ancak Rusya maddenin tek istisnası olan o iddiasını ortaya attı: Meşru müdafaa hakkı.

Rusya’nın saldırıları meşru müdafaa kapsamında mı?

Rusya, Ukrayna’nın kendi sınır hatlarına kitle imha araçları yerleştirdiğini, kendisi için askeri tehdit oluşturduğunu ileri sürdü. Bu iddialar ışığında BM Rusya daimi temsilcisi Vasily Nebenzya, Birleşmiş Milletler kurucu antlaşması olan Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51.maddesine işaret ederek Ukrayna’ya müdahalelerinin meşru müdafaa kapsamında olduğunu bildirdi.

BM Antlaşması madde 51: “Hiçbir şey, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliği sağlayacak tüm önlemleri alana dek, askeri saldırıya uğramış Birleşmiş Milletler üyesi ülkenin bireysel ya da kolektif meşru müdafaa hakkına zarar veremez. Savunma hakkını kullanmak üzere üyeler tarafından alınan önlemler anında Güvenlik Konseyi’ne bildirilir ve hiçbir şekilde Güvenlik Konseyi’nin, mevcut şart çerçevesinde, uluslararası barış ve düzeni sağlama yönünde hareket etme yetkisi ve sorumluluğunu etkileyemez.”

 “Putin, Minsk Protokolü’nün geçerliliğini yitirdiğini söyledi”

Rusya’nın bir başka dayanağı ise Minsk Protokolü’nün geçersiz olduğu savunmasıydı. Peki, Minsk Protokolü neydi ve ne işe yarıyordu? Ukrayna’nın doğusunda, Rusya sınırında, kritik bir noktada yer alan Donetsk-Luhansk kentlerinde (Donbass bölgesi) çıkan Rus destekli iç çatışmaları durdurmak amacıyla; Rusya, Ukrayna ve bu kentlerin temsilcilerinin bir araya gelmesiyle Minsk Protokolü Eylül 2014’te imzalandı.

Ancak ateşkes niteliği taşıyan bu protokolün imzalanması, Ukrayna’nın toprak kaybını önleyemedi.  Şubat 2015’te, bu kez Ukrayna, Rusya, Fransa, Almanya ve Belarus arasında gerçekleştirilen görüşmede ateşkesi yineleyen, İkinci Minsk olarak adlandırılan, ek tedbirlerin yer aldığı protokolde uzlaşmaya varıldı.

İhlallere rağmen varlığını sürdürmeye çalışan Minsk protokolü hakkında Putin, geçerliliğini yitirdiğini ve ortada uygulanması gereken bir protokolün olmadığını söyledi. Hatta kendilerinin ayrılıkçı bölgelerini tanımalarından daha önce Kiev tarafından antlaşmanın ölü hale getirildiğini, bu sebeple savaş açmaması için kendisini engelleyecek bir hukuki protokolün var olmadığını savundu.

 

(Zeynep Aktaş)

 

Avatar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir