Oğuz Atay yayımladığı ilk kitabı olan Tutunamayanlarda ortalama yetmiş sayfalık bir bilinç akışı tekniği kullanır ve bu bölümde her şeyden vazgeçerek bir yere gittiğini ve geri dönemeyeceğini şu cümle ile ifade eder; “bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim”.

Amelelik yapabilen bir köylü çavuşluğa eriştiğinde amelelik yapan halini öyle bir yadsır ki bir gün çavuşluğu kaybederse tekrar amelelik yapacak bir durumda bile olmayan zavallı bir köylüdür. Ameleliği ustaca yapabilen bir köylü artık amelelik altında bir zavallıya dönmüştür. Stanford hapishanesi deneyinde insanları iki gruba ayırıp bir grubu gardiyan bir grubu da mahkum yaptıklarında iki grubun insanları da kendilerine verilen görevi o kadar iyi benimsemeyi ve o görevden önce ki kendilerini o kadar ustaca bastırmayı başarmışlardır ki artık akıllarının kendilerine yön vermesi durumunda bile yeni kendileri olarak benimsedikleri görevleri ön plandadır.

Eğer biz ayağımızın biri ile yeni şeylere kendimizi götürmek istiyorsak diğer ayağımız özümüze sağlam bir şekilde basmalıdır. Bir ayağımızın sağlamlığı bize yeni şeylerin yanında özümüzden uzaklaşmama güzelliğini de verecektir. Bence kendimizi geliştirmek dediğimiz olgunun oluşabilmesi için zeminimizin belirli ve sağlam olması gerekir. Sağlam bir zemine sahip değilsek kendimize çıktığımız her adımda zemin yeni adımın yeri olacaktır ve bu yüzden biz en fazla bir adım yükselebiliriz. Biz bir şeyleri başardığımızda başlangıcımızı unutursak bir gün başlangıç noktamıza dönmek zorunda kaldığımızda zavallı konumuna düşmekten kaçınamayız. Fark ederiz ki bir yanılgı ile kendimizi geliştirdiğimiz yanılgısı ile boğuşup duruyormuşuz. Yanılgımızdan kurtulmak istiyorsak özümüzü temel kabul etmeliyiz ve temelimiz hep temelimiz kalmalı. Özümüzden uzaklaşarak hata yaptık.

Ameleliğimizden bıktık ve bunun bize layık olmadığı düşüncesi ile çavuşluğu istedik ama fark ediyoruz ki çavuşluk da bize göre değil ama artık bizim elimizde bir amelelik de kalmadı. Geçmişimizden utandık ve geleceğimiz olarak gördüğümüz şey bizi geçmişe dönmeye zorladı, şimdi ise sudan çıkmış bir balıktan farkımız kalmadı.

 

(Ömer Faruk Işık)

Avatar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir