Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı olan 10 deniz mili genişliğindeki ulusal hava sahası iddiası Türkiye ve Yunanistan arasında yine bir gerginliğe sebep oldu. İki ülke arasında son dönemdeki diyaloglar ve komşuluk ilişkileri ne kadar pozitif olsa da Yunanistan, hava sahası konusunda gerilimi tırmandırmaya niyetli.

Anlaşmazlıkların esas konusu, Uçuş Bilgi Bölgesi (FIR) sorumluluğunun Yunanistan tarafından ısrarla istismar edilmesi. Karasuları genişliği 6 deniz mili olan Yunanistan, ulusal hava sahası genişliğinin ise 10 deniz mili olduğunu iddia ediyor. Fakat uluslararası hukuka göre, bir ülkenin karasuları genişliği aynı zamanda o ülkenin ulusal hava sahasının genişliğini de belirler. Yani Yunanistan’ın 6 deniz mili genişliğinde olan karasuları ile 10 deniz mili olarak deklare ettiği ulusal hava sahası arasında kalan saha uluslararası hava sahasıdır. Aslına bakacak olursak, Yunanistan’ın bu hava sahası iddiası hem uluslararası alanda hem de Türkiye tarafından tanınmıyor ve tanınması da mümkün görünmüyor.

Son zamanlarda Türkiye’yi hava sahası ihlaliyle suçlayan Yunanistan’ı sık sık duyuyorduk. Geçtiğimiz günlerde ise Yunanistan yine Türkiye’yi, Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının Atina hava sahasını yoğun bir şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle suçlayan açıklamalarda bulundu ve bunun üzerine Yunanistan ilk kez, Yunan hava savunma sistemlerini Doğu Ege Adaları bölgesinde aktif hale getirdi. Yunan askeri kaynaklarının yaptığı açıklamasında, hava savunma sistemlerinin devreye sokulmasıyla Türk savaş uçaklarının kapana sıkıştırılması hedeflendiği söyleniyor.

Tamamen asılsız olan 10 millik ulusal hava sahası iddialarını uluslararası alanda kabul ettirmek için destekçi arayan Yunanistan, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’ne (ICAO) de mesaj göndererek, Türk savaş uçaklarının bölgedeki faaliyetlerinin hava güvenliği açısından da bir tehlike oluşturduğu ifadelerinde bulundu.

Yunan Dışişleri Bakanlığı ayrıca Türk Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının Yunan hava sahasına yönelik ihlallerinin aşırı ölçüde arttığını; NATO, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) bildirdi.

Türkiye genellikle Yunanistan’ın bu iddialarına sessiz kalmayı tercih etse de son gerilimden sonra Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması ise şöyleydi:

“Yunanistan Hava Kuvvetleri, 26-28 Nisan 2022 tarihleri arasında ülkemiz kıyılarına yakın provokatif uçuşlar gerçekleştirmiş, Didim, Datça ve Dalaman’da ülkemiz hava sahasını defalarca ihlal etmiştir. Hava Kuvvetlerimiz, bu provokatif uçuşlara ve ihlallere, angajman kuralları gereği karşılık vermiştir. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için, Yunan tarafının tahrikkar eylem ve söylemlerine son vermesini gerek ikili gerek NATO bünyesinde başlatılan Güven Arttırıcı Önlemler sürecini samimiyetle desteklemesini bekliyoruz.”

Gerilimler devam ederken, konvansiyonel ve sosyal medyayı bir provokasyon aracı olarak çok aktif kullanmaya devam eden Yunan medyası, Türkiye’nin itibarını zedeleme konusunda çabaları göz ardı edilmeyecek boyutta. Nitekim Atina’nın Ankara’yı uluslararası örgütlere şikâyet etmesi ile birlikte Yunan medyasının da aleyhte yaptığı haberlere çok sık rastlamaya başladık.

En yakın örneği olarak Türkiye’nin F-16 alımını engelleme konusunda nasıl kampanya yürüttüklerini hatırlatmak da fayda var. Yunanistan’da birçok yabancı dernek ve kuruluş bir araya gelerek, ABD senatörlerini ve hatta vatandaşlarını Türkiye’nin talebine karşı çıkmalarını istemeleri için dilekçe vermeye çağırmıştı. Hatta kampanya o kadar abartıldı ki senatörlere izlemeleri gereken bir kılavuz sunan internet siteleri dahi kurulmuştu.

Bu kadar gerilim ve kışkırtmaya rağmen yine de Yunanistan’ın temkinli davranmaya devam etmesi muhtemel. Çünkü uluslararası hukukta yeri olmayan bir uygulamayı kabul ettirmek zorken bir de savaşı başlatan taraf olmanın Yunanistan’a iyi sonuçlar getirmeyeceğinin farkında.

 

(Merve Tuç)

Avatar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir