Bundan 7 yıl evvel, 2015 yılında Dünya’nın kirli düzeni bugünkünden çok da farklı değilken, İsrail tarafından işgal altında bulunan Filistin’de iki çocuğun ismi duyuldu: Ahmed Manasra ve Hasan Manasra. Ahmed 13, Hasan 15 yaşındaydı. Bıçaklı bir saldırıya hazırlandıkları gerekçesiyle İsrail güçleri tarafından üzerlerine açılan ateş sonucu Hasan Manasra hayatını kaybederken Ahmed Manasra yaralandı. Filistin halkının ilk defa şahitlik etmediği bu durum karşısında olay sonrası çekilen görüntüler işgalci zihniyeti ortaya koyar nitelikteydi. Ahmed Manasra kanlar içinde yerde yatmaktayken gerek çevredekiler gerekse İsrail güçleri tarafından sarf edilen hakaretlerin ardına duyulan korku dolu bağırışlarının kayıt altına alındığı o videoyla gündeme geldi.

Olayın ardından hastaneye sevk edilen Ahmed, tedavisinin sona ermesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Henüz 13 yaşındaydı. Aradan geçen zamandan sonra hükmedilen 12 yıllık hapis cezası, cezasında indirime gidilerek 9 yıla indirildi. Ancak dikkat çekilmesi gereken nokta, cezanın miktarından ziyade bu cezanın nasıl uygulandığındaydı. İddialara göre cezaevinde işkence ve psikolojik baskıya maruz kalan Ahmed Manasra, uygulanan bu fiziki ve psikolojik etkisiyle hafızasını kaybetmiş ve psikolojik birtakım sıkıntılar yaşıyordu. Nitekim sorgusu esnasında kaydedilmiş görüntüler bu durumu kanıtlar nitelikteydi. Suç-ceza politikasının bir sonucu olarak yaş küçüklüğü, sorgulama-yargılama-infaz noktasında göz önünde bulundurulması gereken bir unsurken geçmiş yılların sorgu kaydında görülen Ahmed Manasra’ya ve dini değerlerine karşı hakaret edilmesi ve bir çocuğun sorgulanmasında kullanılmayacak bir tavrın takınılması elbette hukukun, insan haklarının sahip çıkamayacağı türdendi. Ayrıca Ahmed’in sorgu esnasında sürekli “hatırlamıyorum” diyerek ifadesini tekrarlaması, devam eden dakikalarda normal seyrin dışında sayılabilecek nitelikte tepkilerle kendini ifade etmeye çabalaması tutuklu bulunduğu süre içerisindeki işkence ve baskı ihtimallerini daha da kuvvetlendiriyor.

“Oğlum durmadan ağlıyor, 20 yaşında ama 2 yaşında bir çocuk gibi ağlıyor”

Ahmed Manasra’nın annesi, oğlunu ziyaretinin ardından son durumunu şu sözleriyle aktardı: “Oğlum üzüntü verici bir durumda. Başka ne söyleyeyim, oğlum çok çok yorgun. Oğlum ağlamayı durduramıyor. Hiç durmuyor. Şimdi 20 yaşında ama 2 yaşında bir çocuk gibi ağlıyor. Ağlamayı durduramıyor, çok korkuyor. Oğlum kendine benzemiyor. Ahmed’e baskı uyguluyorlar, üstüne geliyorlar. Durumu şu an kritik.”

 

Bugün, Ahmed Manasra’nın, 7 yılı işkence ve türlü baskılarla geçmiş olan bir ‘çocuğun’, yeniden duruşması olacak. Bugün alınacak karar bu düzen tersine istikamet alır mı sorumuza cevap olacak. Bu dünya düzeni dediğimiz kirli çark bizim temennimizle düzelir mi bilemem ancak umarım her çocuğun kendi yaşının harcını yoğurduğu yıllar çok uzakta değildir. Hukukun üstünlüğünün kuru vaatlerden öteye taşınabildiği günlerde, çocukların haklarının ihlalini konuşmadığımız vakitlere umutla…

 

(Zeynep Aktaş)

 

Avatar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir